Çocuklar için Çevrimiçi Güvenlik

Birinci basamak:
Çaresiz hissetseniz bile nasıl karşı duracaksınız?

Dr. Jenny Radesky, ekran sürelerini yönetmeye çalışmanın ebeveynler açısından genelde moral bozucu olabileceğini belirtiyor. Radesky, Michigan Üniversitesi’ne bağlı kliniğinde ebeveynler ve bakıcılar ile konuşarak çocukların ekran sürelerini yönetebilmek için otorite ve ikna edebilme eksikliklerini geliştirmeye çalışıyor.

Dr. Radesky, baş yazarı olduğu 2016 Amerikan Pediyatri Akademisi kılavuzunda, 18 aydan küçük çocuklara dijital medya sunulmaması gerektiğini önermişti. 2-5 yaş arası çocuklar için de günde en fazla bir saat ekran kullanımı önermişti. Bu süre içinde de ebeveyn ile çocuğun beraber izleyeceği yüksek kaliteli program veya içerikler tavsiye edildi.

Bazı ebeveynler, bazı uzmanlar gibi bu tip kılavuzları ekran kullanımını kısıtlamak olarak görüyor. Bir saat, akşam yemeğini hazır etmeye çalışan ya da okul öncesi çocukları için gerektiği gibi zaman ayıramayan anneler, babalar için anlamsız olabilir.

Dr. Radesky’e göre internet, bizleri tutsak edecek şekilde tasarlanıyor. Teknoloji uzmanları kullanıcı nezdinde maksimum vakit ayrılması ve tıklama yapmaya yönlendirici tasarımlar gerçekleştiriyor. Bu tasarımlar, yeni bir şey karşımıza çıktığında veya dışarıdan onay aldığımızda beynin kontrol yönetimi ve ödüllerden hoşlanan kısımlarını ifşa ediyor. Çocuklarda bu bölgeler henüz yeterince gelişmemiş olduğu için yeni ve göz alıcı içeriklere kolayca kapılıyorlar.

Çocuklar, ekranın içinde kayboluyorlar; bırakın izledikleri hakkında diyalog kurmayı, kendi hayatlarında öğrendikleri şeylerle bile bağ kurmuyorlar. Dr. Radesky, ‘İnternetin tasarlanma şekli elimizi kolumuzu bağlıyor’ ifadesini kullanıyor.

‘Yapışkan’ tasarımlı uygulama ve oyunlara dikkat!

Çaresizlik hissi; sürekli yorgun, fazla çocuğu olan, ev işlerinde sıkıntı çeken ebeveynlerde daha yoğun olabilir. Diğer yandan daha fazla reklam ve çerez içeren ücretsiz uygulamalarda anlamlı etkileşim ve entelektüel fayda sağlanması yerine ödüller ve sonu gelmeyen kaydırma gibi “yapışkan” tasarımlara sahip içerikler sunuluyor.

Dr. Radesky, “Eğer çocuğunuz kafasını kaldırıp size bakmıyorsa muhtemelen uygulama gereğinden fazla yapışkandır” diyor.

Etkisiz, yeterince otorite sahibi olmayan veya işi başından aşkın ebeveynler için birkaç temel taktik söz konusu. İlk olarak, çocuğunuzun karşısına görsel şekeri yerleştiren ikna edici tasarımları hatırlayın. Bunlar kesinlikle çocuğunuzun çıkarlarına hizmet etmiyor, tersine maksimum etkileşim ile kar amaçlıyor. Bunu çocuğunuza açıklayarak, kullandığı teknolojiyi sorgulamasını sağlayın. Anaokulundaki çocuklar bile yönlendirilme konseptini anlayabilir, dahası ergenlik çağındaki ve daha üzeri yaştaki gençler bu fikirle isyancı dürtülerini harekete geçirerek düşünebilir.

Genel olarak birçok ebeveyn gelişim basamaklarına dayalı olarak ekran kullanım yöntemlerini adapte etmekte zorlanıyor. 4 yaşında okuma uygulaması kullanan bir çocuğa yapılacak kılavuzluk, 14 yaşında her gün Minecraft oynayan bir diğerine yapılacaktan daha farklı olacak.

Eğer ekrandan kopamıyorsa?

Kar amacı gütmeyen bir kuruluş olan Common Sense Media, uygulama ve çevrimiçi oyunlar başlıkları altında internet içeriklerini gözden geçirip puanlayarak ebeveynlere yardımcı oluyor. Puanlamalar çocuk gelişim araştırmalarına dayanırken, gözden geçiren ürünlerin yaşa uygunluğu ve eğitimsel değere sahip olup olmadığı gibi faktörlere bakılıyor. Aynı zamanda olumlu mesajlar, şiddet, cinsellik, tüketicilik, riskli davranış ve diğer önemli temalar inceleniyor.

Dr. Radesky, yaştan ayrı olarak ekran kullanım zaman ve kurallarının belli ihtiyaçlar ile entegre edilmesinin stratejilere dayalı olduğunu söylüyor. Çocuğunuzun içeriklere nasıl tepki verdiğine dikkat edebilirsiniz. Eğer belli bir medya içeriği tükettikten sonra sizinle yeni bir fikir ya da bilgi paylaşırlarsa siz de düşüncelerini ve davranışlarını beğenirseniz, içerik uygun demektir.

Çok fazla geçiş içeren, hızla akan ve dikkat dağıtan içerikler çocukların duygusal tepkilerini kontrol etmelerini zorlaştırabilir. Eğer çocuğunuzun ekrandan kopmadığını görürseniz, sonrasında izledikleri veya gördükleri şeyi açıklayamaz olurlarsa, hatta daha talepkâr ve somurtkan hale gelirlerse, o içeriğe erişimlerini yönlendirmeye (değiştirmeye) çalışın.

Dr. Radesky, ebeveynlerin kendi ekran zamanı tercihlerini çocuklarına yansıtmaları gerektiğini düşünüyor. Eğer bir telefonu sırf sıkıldığınız ve stresli olduğunuz için elinize alıyorsanız bu alışkanlığınızı değiştirin, farklı bir çözüm bulmaya çalışın. Çocuğunuzun da sizi taklit edeceğinizden şüpheniz olmasın.

İkinci basamak: Çevrimiçi güvenlik tanımını genişletin 

İnternette çocuklar, ergenlik çağındakiler ve gençler için yabancılarla iletişim kurma olasılığı oldukça yüksek. Bu noktadaki iletişim seçenekleri de bir hayli fazla. Örneğin YouTube’daki ‘canlı yayın’ videolarında bulunan sohbet alanlarında kullanıcı adları ile anlık yazışmalar (chat) gerçekleşebiliyor. Birçok mobil/ bilgisayar oyununda da yine benzer şekilde sohbet özelliği sunuluyor. Doğrudan sohbet amaçlı uygulama, yazılım ve sohbet siteleri gibi platformlar var. ‘Merhaba millet!’ ya da ‘selam’ şeklinde bir iletiyle sohbet alanlarına dahil olan ‘yeni insanlarla yazışmaya açık’ çocukların, art niyetli kimselerin varlığından haberdar olmaları, dolayısıyla bu yönde bilinçlendirilmeleri önem taşıyor.

İletişim kurulması gerekiyor

Massachusetts Aggression Reduction Center’dan (Massachusetts Agresiflik Azaltma Merkezi) Elizabeth Englander, ebeveynlerin çocuklarıyla konuşmalarının önemine dikkat çekiyor. Kullandıkları uygulamalar hakkında soru sormalarını, uygulamaların hangi yönlerinden hoşlandıklarını ve olumsuz yorumlarla karşılaştıklarında ne yaptıklarını öğrenmelerini tavsiye ediyor.

Öte yandan Englander, siber zorbalığa maruz kalmanın bir çocuğun zihinsel sağlığını her zaman etkilemediğine işaret ediyor. Eğer bir çocuk, internette olumsuz bir yorumla karşılaşırsa, güçlü arkadaş ilişkilerine sahip ve okulda sevilen biriyse çok az etkileniyor. Ancak internette art niyetli şekilde hedefleyenler, bunu okula ya da sosyal yaşantıya da taşıdığında olumsuz etkiler görülebiliyor. Yakın çevresinden uzaklaşıyor.

Ekran bağımlılığı sağlığa zarar veriyor

Araştırmalardan elde edilen veriler, ekranda geçirilen aşırı zamanın; uyku problemleri, giderek artan yalnızlık hissi, depresyon ve gerginlik ile bağlantılı olduğuna işaret ediyor. Örneğin Lancet dergisinde yayınlanan yakın zamanlı bir başka araştırmada, aşırı sosyal medya kullanımının siber zorbalığa maruz kalma ihtimalini artırdığı; ekranlarla fazlasıyla haşır neşir olan çocukların uykuya ayırdıkları zaman ve fiziksel faaliyetlerinin azaldığı belirtiliyor. JAMA Psychiatry dergisinde yayınlanan bir başka araştırmada ise sosyal medyada günde üç saatten fazla zaman harcayan ergenlerde zihinsel hastalık riskinin arttığı bildiriliyor.

Ekrandan uzak kalındığında olumlu yönde değişimler görülüyor

reSTART adlı kliniğin kurucularından Psikoterapist Hilarie Cash, ilgilendiği erkek çocukların genelde yalnızlık hissi ile büyüdüğünü ve görmemeleri gereken cinsel içeriklere 6 yaşından itibaren erişebildiklerini söylüyor. Nihayetinde bu çocuklar, kendilerini internetteki oyunlar ve forumlar ile izole ediyor, cinsiyetçi yaklaşıma iten düşünceleri paylaşmaya başlıyorlar.

Söz konusu çocukların kliniğe geldiklerinde depresyon yükü altında oldukları, mobil oyun oynama ve internette vakit geçirme dışında neredeyse hiçbir şey yapamadıkları belirtiliyor. Psikoterapist Cash, çocukların ekranlardan uzak kaldığı andan itibaren semptomlarından kurtulmaya başladığını ve yeterli uyku ile desteklendiğinde hızlıca sosyalleşmeye başladıklarını söylüyor. Çocuğunuzun uyku zamanı, gizliliği, entelektüel etkileşimi, yaratıcı ifadesi, ilişki kurma yeteneği ve zihinsel sağlığı, ilgilenmeniz gereken konular arasında yer alıyor.

Sosyal medya paylaşımları rahatsız ediciyse dikkat!

Manhattan’ın Harlem bölgesindeki çocuklar üzerinde araştırmalar yürüten Rutgers Üniversitesi’nden Sosyolog Jeffrey Lane, rahatsız edici sosyal medya paylaşımları yapan gençlerin polis gözetimine düşme riskini artırdığının altını çizen dikkat çekici bir çalışmaya imza attı. Çünkü sosyal medya kullanımı, içinde bulunulan belli durumlarla yakın ilişki içerisinde.

Çarpıcı bir vaka: YouTuber Soph

Zihinsel sorun riskinin ötesinde belli konularda kesin olarak aşırıya kaçan sohbet odaları ve forumlarda vakit geçirmenin gençleri aykırı/vahşice görüşlere yönelttiği de düşünülüyor. Bu tür platformlarda geçirilen zamanın ırkçılık, cinsiyetçilik ve radikalliğe kapı araladığına inanılıyor.

Bu noktada ırkçı söylemleri nedeniyle geçtiğimiz aylarda yasaklanan 14 yaşındaki YouTuber Soph(üstte), bir hayli ilginç bir örnek. Çocuklarının interneti kendileri gibi Facebook haber akışları, YouTube videoları ve Twitter paylaşımları ile sınırlı şekilde kullandığını düşünen anne-babalar için yarım milyona yakın takipçisi bulunan Soph, son derece rahatsız ediciydi.

Düşük gelirli ailelerde zarar daha fazla hissediliyor

Sosyolog Jeffrey Lane, özellikle düşük gelirli ailelerin çocuklarının dijital teknolojiden daha fazla zarar gördüğünü söylüyor. Bu çocuklar mesajlaşarak ya da sosyal medyayı kullanarak giyecek bulmak, yemek yiyebilmek gibi amaçlar için yardım isteyebiliyorlar. Çalışmalarını ‘The Digital Street’ (Dijital Cadde) adlı kitabında yayınlayan Lane, “Ekran süresi bir bağlamda bu çocuklar için bir fırsatı kaçırma korkusu değil, tersine bir sonraki yemeklerini buldukları yer.” Diyor.

Diğer taraftan bu gençlerin bir kısmı da internette rastladıkları potansiyel iş imkanlarını kullanabiliyor. Lane, “İnternette video izleyip bilgi edinebilmek, hatta kendi YouTube videolarını yayınlamak bu gençler için hayatlarını değiştirecek dijital araçlara geçişi temsil ediyor.” İfadelerini kullanıyor.

Üçüncü basamak: Çevrimiçi tecrübenin kültürünü anlamak 

Yaygın olarak internet sitesi, mobil uygulama ve oyun gibi dijital platformlarda gelir amacıyla kişisel bilgiler toplanabiliyor. Çocukların kişisel veri güvenliği açısından sorun teşkil edebilen bu durumla mücadele hem Google Play gibi mobil uygulama mağazalarında hem de ebeveynlerin bu sorunun önüne geçmeye yönelik çabalarıyla devam ediyor. Diğer yandan çocuk gelişim uzmanlarının saygı duyduğu dijital platformlar da yok değil. Gelirlerini reklam yerine bağış, yardım, sponsorluk ile sağlayan ve genellikle müfredat tabanlı dijital platformlar da bulunuyor.

Bu platformlar arasında yer alan ABD merkezli bir mobil uygulamanın başkan yardımcısı Sara DeWitt; temsil ettikleri felsefeyi, “yeni teknolojileri ve medyayı çocukların iyiliği için kullanmak” şeklinde özetliyor.

Amaçlarının eğitimsel gelişim ve çocukların toplumda yer edinmelerine katkı sağlamak olduğunu kaydeden DeWitt, “Çocuklar aralıksız oyun oynamaya değil, tersine gerçek dünyayı keşfetmeye yönlendiriliyor.” diyor.

Nature Cat’s Greater Outdoor adlı uygulama, çocukları bir ağacın altında otururken duyduklarını kaydetmeye teşvik ediyor. Kaydedilen görüntü ve sesler, yazılım geliştiricilerle paylaşılmıyor.

Ayda 6,1 milyon aktif ziyaretçisi bulunan PBSKids.org sayfası da iyi bir örnek. Tamamen şifreli olarak korunan platformda, kullanıcılar tarafından oluşturulan çizimler moderatörler tarafından kontrol ediliyor. Çocuklar uygulamaya giriş yapmak istedikleri zaman kullanıcı adları moderatör tarafından onaylanıyor ve otomatik şifre oluşturuluyor. Böylece çocukların şifre gibi kişisel bilgilerini paylaşmalarının önüne geçiliyor.

YouTube gibi bir marka da benzer önlemleri alabilir, ancak benimsediği iş modeli ve ölçüsü ele alındığında bu mümkün görünmüyor. (Yakın geçmişte ABD Federal Ticaret Komisyonu’nun Google’ın ana markası YouTube’a çocukları ilgilendiren yasaların ihlali nedeniyle 170 milyon dolar ceza kestiğini not düşelim. Bu ceza üzerine YouTube, çocukların izlediği videolarda bilgi toplamaya odaklanan reklamları kaldıracağını açıklamıştı).

Uzmanlara göre 13 yaş altındaki çocuklar için hazırlanan ve belli güvenlik bariyerleri bulunan YouTube Kids bile bağlı bir topluluk ile dayanışma ruhu içermiyor. Çok az teknolojik firma bu tür hedeflere odaklanmış durumda. Bu tip ürünler, çocuk gelişiminde uzmanların rolü, oyunların etkisi, gizlilik ve güvenliğin önemi gibi konularda örnek teşkil ediyor.

Dördüncü basamak: Çocuğunuzla güvenlik hakkında konuşmayı sürdürün

Çevrimiçi güvenliğin hangi temalarının siz ve çocuğunuz adına daha önemli olduğunu fark etmeye başladığınızda, aile olarak bu değerler hakkında ‘onu yargılamayan’ yapıcı diyaloglara başlayın. Bu diyaloglar hem sizin beklentilerinizi hem de çocuğunuzun ihtiyaçlarını karşılayacak.

Kar amacı gütmeyen bir organizasyon olan Common Sense Media’da ebeveyn eğitimi alanında editörlük yapan Christine Elgersma; yeni web sayfalarının, uygulamaların, platform ve oyunların süreklilik halinde hayatımıza girdiğine vurgu yaparak bu konuda aile arasında iletişiminin şart olduğunu belirtiyor. Elgersma, “Sürekli genişleyen ve kafanızı delikten çıkardığınız anda çekici kafanıza yediğiniz hissini veren bir ortam. Bir çocuğun güvenliği kapsamında karşısındaki belirsizliğe odaklanmalısınız” diyor.

Çocuklarınızın güvenliğini düşündüğünüz sırada onlar, chat-sohbet ortamlarında ya da sosyal medya yorumlarında küfürlü konuşmayı benimseyebilir ve yaşlarını büyüterek kendilerine uygun olmayan sayfalara giriş yapabilirler.

Bu tür durumlar bazı anne-babalar için ekran süresini ciddi ölçüde veya tamamen kısıtlama düşüncesini teşvik edebilir. Ancak Harvard Tıp Yüksekokulu’ndan çocuklar üzerine uzmanlaşmış Dr. Michael Rich, bu stratejiye karşı ebeveynleri uyarıyor. Beklentilerin tersine bu yaklaşımın ters teperek dijital medya ürünlerini “yasaklı meyveye” dönüştürebileceğini öne sürüyor. Örneğin çocuğunuz şiddet içerikli bir video oyunu oynuyorsa çocuğunuzla birlikte oynayarak onun hangi özelliklerinden hoşlandığını anlamanızı ve nasıl bir his verdiği üzerine konuşmanızı öneriyor.

“Grand Theft Auto’da (GTA olarak da bilinen bir video oyunu) araba çalmayı öğrendiğiniz zaman yanlarında tıpkı bir öğretmenleri gibi oturabilirsiniz. Bu noktada ‘Ne öğrendiğine bir göz atalım’ demelisiniz… Bu şekilde çocuğunuzu yargılamak yerine bir endişeden yola çıkarak ‘terbiyenin temelini oluşturduğu bir destek’ sunmuş olacaksınız.”

Dr. Rich, yardım etmek için daha dikkatli, dengeli, günümüze uygun içerikler ve medya ile yaklaşmayı öneriyor. “Çocuğunuz ne zaman endişe verici veya sorun nitelikli bir içeriğe erişmek isterse, bu şekilde yaklaşım göstermelisiniz.” Diyor. Örneğin çocuğunuz okulda konuşulan konuları yakından takip etmek için TikTok uygulamasını (popüler bir video paylaşım platformu) indirmek isteyebilir ve siz de ekrana gereğinden fazla zaman ayıracağı endişesine kapılabilirsiniz. Burada gerginlik çıkarmak yerine medya okur yazarlığı, sınırlar ve bireysel farkındalık kapsamında konuşarak denge kurmaya çalışabilirsiniz.

Son sözler…

Kullanmak isteyeceğiniz ebeveyn kontrolünün (çocuklarınızın internetteki hareketlerini, indirdikleri uygulamaları takip etmenize yarayan yazılımsal araçlar), çocuğunuz istediği taktirde kolaylıkla aşılabileceğini aklınızda bulundurmanız gerekir.

Kontrolün kimde olduğu üzerinde süregelen tartışmalar yerine, eleştiri odaklı düşünme yeteneklerini geliştirmeniz, iyi veya kötü olanı sorgulaması konusunda konuşmanız çok daha faydalı.

Ekran süresi konusundaki endişenizin, çocuğunuzun tükettiği içerik ile bağlantılı olması gerektiğini de unutmayın. Anne-babalar, ekran karşısında geçirilen sürenin zararlı olduğuna inanır ve çocukları ile bu konu üzerinde çaba ve uyumlu olmayı gerekli kılan bir iletişim sağlamaya çalışırlarsa sonuç alabilirler.

Dr. Rich, “Çocuklara gerçek dünyada olduğu gibi dijital dünyada da anne-babalık yapmalıyız.” Diyor ve ekliyor: “Oturma odamızda yaptığımız gibi dijital alanda da iyi bir vatandaş olmaları için gereken değerleri ve fikirleri aşılamalıyız.”

Bu, anne-babaların doğru araç ve stratejilerle kesinlikle başarı elde edeceği bir mücadele.

Kaynak : https://bilgiguvende.com